Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | müzakere yapmak | negotiate v. | ||
This is no way to negotiate. Bu şekilde müzakere yapılamaz. More Sentences |
||||
General | müzakere yapmak | confer v. | ||
General | müzakere yapmak | infer [obsolete] v. | ||
Colloquial | ||||
Colloquial | müzakere yapmak | pow-wow v. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | ile müzakere yapmak | parley with v. |
Phrasals | ||
Phrasals | bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak | negotiate with someone over something v. |
Phrasals | bir şeyle ilgili biriyle müzakerede bulunmak/müzakere yapmak/pazarlık yapmak | negotiate with someone about something v. |
Politics | ||
Politics | (parlamento müzakeresinde) müzakere sona erer ermez oylama yapmak | cloture v. |